HER DAVA BİR BEDELDİR, BİR İMTİHANDIR…
Yaradan, insanı kendi ruhundan üfleyerek yaratmış, onu mahlûkatın en şereflisi kılmıştır. Rızkını tayin etmiş, kaderini yazmış, akıl vermiş, irade vermiş. Ama yine de, onca delile ve hikmete rağmen, bazı insanlar kalkıp onu inkâr etmiş, nankörlük etmiş, varlığına savaş açmıştır. Bu inkâr elbette bir küfürdür. Ama Yaradan dilerse affeder, dilerse mühlet verir, dilerse bir toplumun helakine sebep kılar.
Tarihin her döneminde hakikatle çıkar menfaati çatışmıştır. Hz. Muhammed (sav), “el-Emin” sıfatıyla anıldığı günlerde herkesin saygısını kazanmışken, risaletle birlikte kendi akrabaları olan Ebu Süfyanlar, çıkarları zedelendiği için ona düşman kesilmişlerdir. Sadece bir dava uğruna yıllarca hakarete uğramış, boykota maruz kalmış, taşlanmış, aç bırakılmış, tehdit edilmişti. Çünkü hakikatin bedeli vardır.
Yine Hz. Hüseyin… Hakkı, adaleti ve ehliyetin gereğini savunduğu için, zalim Yezid tarafından Kerbela’da susuz bırakılarak, ailesiyle birlikte katledildi. Katleden kimdi? Dışardan biri değil. Aynı kıbleye yönelen, aynı inancı taşıdığı iddiasındaki insanlar…
Osmanlı gibi cihanı yöneten bir devlet, dışarıdan düşmanlardan değil, içeriden satın alınan makam hırslı hainlerden çöktü. Makam verdiklerinin gözü doymaz oldu. Sadakat yerine ihtirası seçtiler. Sonunda koskoca imparatorluktan geriye Anadolu’nun birkaç ili kalmıştı.
Ve bu milletin kaderini değiştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk… Samsun’a sadece 18 kişiyle çıkmıştı. Ona karşı çıkanlar kimdi? Yedi düvel mi? Hayır! İçimizdeki korkaklar, mandacılar, çıkarcılar, makam sahipleriydi. Ama o inandı, yürüdü ve bir millet uyandı.
Bugün de aynı sınavlar yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir dava ile yola çıktı. Yanında olanlar, onun sayesinde makam ve mevki sahibi oldular. O güç ellerinden alınınca, dün yere göğe sığdıramadıkları lidere bugün olmadık sözler söylüyorlar. Çünkü sadakatleri davaya değil, menfaateymiş.
Şimdi, bu yazıyı okuyan kardeşim…
Sana soruyorum: Senin temsil ettiğin kurumda, çevrende, hatta ailende hiç mi bir Yezid, bir hain, bir fesat, bir inkârcı yok mu?
“Yok” diyorsan, bu hayatta yalnızca yaşamışsın; ne bir davan olmuş, ne bir hedefin… Sadece nefes almış, beslenmiş ve gününü tamamlamışsın.
Ama eğer “Evet, var” diyorsan; o zaman empati kurmanın zamanıdır. Bizim gibi düşünen, inanan, direnen insanların nasıl mücadele verdiğini anlama vaktidir.
Çünkü bu bir vizyondur, davadır…
Dava adamı olmak; iftiraya uğramaktır, yalnız kalmaktır, haksızlığa sabretmektir.
Ama unutma: Her çağın bir Ebû Leheb’i varsa, bir Muhammed’i de vardır.
Her dönemin bir Yezid’i varsa, bir Hüseyin’i de vardır.
Ve her ihanete rağmen, bu milletin alnında Mustafa Kemal’in imzası, arkasında nice isimsiz kahramanların duası vardır.
Sen hangi saftasın?
Dava için mi varsın, menfaat için mi?
Soru bu kadar açık.
BİR YOLCULUĞUN HİKÂYESİ: SADAKATLE, SABIRLA, OMURGAYLA…
Bugün sizlerle, 2009 yılında yalnızca 12 kişiyle çıktığımız bu büyük yolculukta, 2025 yılına kadar neler yaşadık, hangi sınavlardan geçtik, bunların birkaçından bahsetmek istiyoruz…
Sıfır bütçeyle, sadece gönüllülük esasıyla, kamu kaynağına tek kuruş dokunmadan; inançla, vizyonla ve fedakârlıkla yürüdüğümüz bu yolda TARIMKON, bugün alanında dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Her türlü engellemeye, gizli düşmanlıklara, içten ve dıştan yapılan yıpratma çabalarına rağmen bu noktaya geldik.
Kurumsal Duruşumuza Yönelik Saldırılar
2012 yılında, ilgili bakanlığın bazı üst düzey bürokratlarının ve çevresindeki birkaç kişinin şahsi çıkarları doğrultusunda bizden yasal olmayan, edep ve ahlak dışı talepleri oldu. Bu talepleri nezaketle reddettiğimiz için, kendi pozisyonlarını kullanarak tüm daire başkanlıkları ve müdürlüklere gönderilen talimatlarla projelerimizin desteklenmemesi yönünde baskı kurdular.
2013–2015 yılları arasında, hayattaki tek başarısı “doğmuş olmak” olan, sadece bir üst düzey siyasetçiyi tanıdığı için kendine makam ve güç devşiren bazı kişiler, bizden etik dışı beklentilerine olumlu yanıt alamadıkları için kuruluşumuzun aleyhinde çeşitli çevrelerde konuşmalar yaptı. Kendilerine “bürokrat” veya “siyasetçi” diyen bu insanlar, bizim omurgalı duruşumuzdan rahatsız oldular. Ama biz eğilmedik.
Davaya İhanet Edenler
2018 yılında, dünya tarımının Davos’u niteliğindeki uluslararası zirvemiz için bir yıl boyunca tüm kaynak ve emeğimizi seferber ettik. Sektörümüzü temsil eden en üst makamından yazılı onay alarak ilerlediğimiz bu projeyi, yalnızca yakın zamanda siyasi pozisyonunu kaybeden bir ismin etrafında olan çıkarcı, menfaatçi kişilerin hırsı ve yanlış yönlendirilmesi yüzünden organizasyona yalnızca 25 gün kala iptal ettiler. Emeğimizi, itibarımızı ve kaynaklarımızı hiçe saydılar. Siyasi etik bir kenara, ülkemiz sektörüne katacağı değeri, dünya gelenindeki kazandıracağı itibarı ve insani vicdanı da göz ardı ettiler.
Makamlar Geçicidir, Asıl Olan İtibardır.
Hayatta tek başarısı “doğmuş olmak” olan ve yalnızca üst düzey bir siyasetçiyi tanımakla kendine makam ve güç devşiren bazı kişiler, bulundukları pozisyonları şahsi çıkarları uğruna; edep, ahlak ve kamu menfaatinden uzak şekilde kullanabilmektedir.
Oysa unutulmamalıdır ki; makamlar geçicidir, kalıcı olan insanın karakteri, duruşu ve geride bıraktığı itibardır.
Bir bakanlığımızda bu yukarıdaki konu olan ve bize karşı tavır alan genel müdür pozisyonunda görev yapan birkaç kişi yakın zamanda vefat etti, cenazesinde devletimizin gücü ile emrinde olan personelin 4/1 kadar bile kimse yoktu. Oysa makam da iken önünde ceketini ilikleyen binlerce kişi vardı.
İçimizdeki Zayıf Halkalar
Elbette on binlerce insanla yürüdüğünüz bir yolda %1 sapma bile, bizde nerede ise 2.000 kişi eder. Teşkilatımız içinde her kurumda olabileceği gibi çıkarcı, fırsatçı, menfaatçi, hatta hain niyetli insanlar da oldu. Her ne kadar dikkat etsek te olmaması mümkün değildir. Bu tip insan görünümlü insanlıktan nasibini almamış kişiler bizim gibi her teşkilatlanma yapısı içinde oluyor.
Bu kişiler bazen kurum adını kullanarak çevrelerine nüfuz etmeye çalıştılar. Kurumumuzun bilgisi, izni ya da onayı olmadan yaptıkları işler, söyledikleri sözler ve davranışlar, özellikle kamu kurumlarında, siyaset ve bürokrasi nezdinde bizleri olumsuz etkilediği görüyoruz.
Ancak buradan açıkça ifade ediyoruz:
TARIMKON, kuruluş amacı, vizyonu, bağlı olduğu yasa ve yönetmelikler dışında hiçbir eylem, söylem ya da girişime müsaade etmemiştir, etmeyecektir.
Bugün Düşünen Herkes İçin
Bizim hakkımızda konuşanlara sesleniyoruz:
– Önce kendi aynanıza bakın.
– Kimin gerçekten “dava adamı”, kimin “Yezid zihniyetli” olduğunu sorgulayın.
– Sadece laf edenleri değil, hayatı ile örnek olanları da izleyin.
Bizimle ilgili kafasında soru işareti olan her kim varsa, kapımız sonuna kadar açık. Birileri bizi kötülemeye çalışıyorsa, dostlarımıza düşen ilk görev, onları bizimle tanıştırmak, bizden doğrudan dinlemelerini sağlamaktır.
Varsa bir haksızlığa uğradığını düşünen biri, biz her zaman istişareye, açıklamaya ve çözüm üretmeye hazırız.
Ama bir şeyi unutmayın:
Bu dava omurgalı insanların davasıdır.
Bu yol saf niyet ile yürüyenlerin yoludur.
Ve biz bu yolda yürümeye devam edeceğiz.
Kimin ne dediğine bakmadan, kim ne yaparsa yapsın yılmadan…
Çünkü biz menfaat için değil, inanç için, makam için değil, millet için, gösteriş için değil, gelecek için buradayız.
Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu
Genel Başkanı
Hakan YÜKSEL

